Blog

Robot Dostlarımız: Yapay Zeka (AI) Nedir?

wtech platform etkinlik banner
Blog Teknoloji ve İş Dünyası Yapay Zeka

Robot Dostlarımız: Yapay Zeka (AI) Nedir?

Makinelerin veri analiz yeteneğinin güçlendirilmesiyle oluşturulan yapay zeka sistemleri, çağımızın en önemli teknolojileri arasında yer alıyor.

‘Düşünebilen robotlar’ fikri, ilk olarak 1920’li yıllarda bilimkurgu eserlerde ortaya atılmıştı. Kendi kendine çalışan, öğrenebilen, işlev görebilen makineler, heyecan verici olduğu kadar ürkütücü bir teknoloji olarak da görülüyordu. 

İnsan yapımı olup da kendi kendine hareket edebilen, düşünebilen varlıklar fikri, aslında Eski Mısır ve Antik Yunan zamanlarından beri sözü edilen, çok da merak edilen bir meseleydi. İlk olarak 1920 yılında Çek yazar Karel Čapek, R.U.R (Rossum’s Universal Robots) adlı tiyatro oyununda ‘robot’ kavramını ortaya atmış oldu. Daha sonra Karel Čapek’ten etkilenen ünlü bilimkurgu yazarı Isaac Asimov, robotik kavramıyla tanışmamıza vesile oldu. Yaşamı boyunca 500’den fazla değerli esere imza atmış olan Asimov, 3 maddelik bir robot yasası ile de yapay zeka araştırmalarına ışık tutmuştu. Bu yasaya göre;

·       Bir robot bir insanı yaralamaz veya kayıtsız kalarak zarar görmesine neden olmaz.

·       Bir robot, birinci kanunla çelişmemesi şartıyla, insanların verdiği emirlere uymak zorundadır.

·       Bir robot, birinci veya ikinci kanunla çelişmediği sürece kendi varlığını korumalıdır.

Aslında elbette, hikaye burada başlamıyor. 1823’de yayınlanan Mary Shelley’in Frankenstein eseri, bilim ve teknoloji sayesinde hayata döndürülen bir varlığın öyküsünü anlatırken, yapay zeka fikrine de yol açıyordu. Oz Büyücüsü’ndeki kalpsiz Teneke Adam da, ilk uzun metraj bilimkurgu filmi Metropolis’teki insansı robot da, kurgu eserlerde karşılaştığımız yapay zeka figürlerinin ilk örnekleri arasında.

Gerçek üstü gözüken birçok kavramın gerçekleştiği çağımızda, yapay zeka da en çok konuşulan teknolojik meselelerden biri haline geldi.

Makineleri test eden adam

40’larda ve 50’li yıllarda çeşitli alanlardan bilim insanları; matematikçiler, psikologlar, mühendisler, ekonomistler ve nörologlar bir araya gelip yapay bir beyin yaratılıp yaratılamayacağını tartışmaya ve çeşitli deneyler yapmaya başlamışlardı bile. Bu dönemdeki gelişmelerden en bilineni, Alan Turing’in ölçümleme teorileri sonucu geliştirdiği Turing Testi oldu. 

Makineler düşünebilir mi, bu düşünce neye göre tespit edilebilir derken Turing, makinelerin zekasını ölçen bir test geliştirdi. Bu testte, bir teleprinter aracılığı ile bir makine ile, diğer yandan da bir insanla konuşuyordunuz. Konuşanlardan hangisinin insan, hangisinin makine olduğunu anlayamıyorsanız, makine Turing testini geçmiş sayılıyordu. Bu yöntem, bugün hala yapay zeka çalışmalarında yaygın olarak kullanılıyor.

Hayatımızdaki mini robotlar

Yapay zeka teknolojisi bugün sonsuz bir kullanım alanına sahip. İlaç üretimi sektörü, ameliyathaneler gibi hayati alanlarda güvenle kullanılan teknoloji, aynı zamanda satranç oynayabilen robotlara ve şoförsüz otomobillere olanak sağlayabiliyor. Hayatımızın her alanında faydalanmaya başladığımız bu teknoloji de elbette birçok farklı alandan araştırmacıya ve tasarımcıya yeni, hiç açılmamış kapılar vaat ediyor. ‘Zayıf Yapay Zeka’ olarak adlandırılan kolunda tek bir işlevi yerine getirebilen akıllı makineler (Siri, Alexa vb.) tasarlanırken, ‘Güçlü Yapay Zeka’ dediğimiz alanda çok daha karmaşık görevleri yerine getirebilen, daha insansı tasarımlar söz konusu. İki alan da, tüm hızıyla gelişmeye ve hayatımıza adapte olmaya devam ederken, öte yandan devasa bir endüstriyi alevlendiriyor. 

Düşünceni burada bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmiştir *